TÜRKİYE’DE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE HAYVANCILIK SEKTÖRÜ İLİŞKİSİ UYGULANAN POLİTİKALAR VE ÖNERİLER BAĞLAMINDA BİR ARAŞTIRMA

Tuğçe Şerife EROĞLU

TÜRKİYE’DE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE HAYVANCILIK SEKTÖRÜ İLİŞKİSİ UYGULANAN POLİTİKALAR VE ÖNERİLER BAĞLAMINDA BİR ARAŞTIRMA

17 May?s 2024 00:00 303 kez okundu

KIRKLARELİ ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
İKTİSAT ANABİLİM DALI
TÜRKİYE’DE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ
VE HAYVANCILIK SEKTÖRÜ
İLİŞKİSİ UYGULANAN
POLİTİKALAR VE ÖNERİLER
BAĞLAMINDA BİR ARAŞTIRMA


Tuğçe Şerife EROĞLU

MART-2024
1


İÇİNDEKİLER
1.BÖLÜM 2
GİRİŞ 2
2.BÖLÜM 4
LİTERATÜR 4
3.BÖLÜM 6
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ 6
4.BÖLÜM 8
HAYVANCILIK SEKTÖRÜ 8
5.BÖLÜM 19
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN HAYVANCILIK SEKTÖRÜNE ETKİLERİ 19
6.BÖLÜM 23
HAYVANCILIK SEKTÖRÜNÜN İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNE ETKİLERİ 23
7. BÖLÜM 32
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN HAYVANCILIK SEKTÖRÜNE ETKİLERİ
SONUCUNDA UYGULANAN POLİTİKALAR VE DESTEKLER 32
8.BÖLÜM 35
SONUÇ 35
9.BÖLÜM 38
KAYNAKÇA 38
2
1.BÖLÜM
GİRİŞ
İklim, yeryüzünün herhangi bir yerinde uzun yıllar boyunca yaşanan ve
gözlenen hava olaylarının ortalama durumudur. Birleşmiş Milletler İklim
Değişikliği Çevre Sözleşmesi’ne göre iklim değişikliği kavramı,
karşılaştırmalı olarak gözlenen iklim değişikliğine bağlı olarak, doğrudan ya
da dolaylı olarak küresel atmosferin bileşimini bozan canlıların faaliyetleri
ile iklimlerde oluşan ve gözlenen değişiklik olarak tanımlanmaktadır. İklim
değişikliğinden yalnızca insanlar değil, hayvanlar, bitkiler gibi dünya
üzerinde yaşayan birçok canlı zarar görmektedir. Bu nedenle, canlılar
üzerindeki olumsuz durumların artmasıyla, ülkelerin yeni politikalara ve
desteklere ihtiyacı vardır.
İklim değişikliğinin sonucu olarak, yağış rejimlerinin değişmesi,
mevsimlerin normale göre değişkenlik göstermesi, kuraklık ve çölleşme
riski gibi faktörler bitkisel üretim ve hayvancılık sektörüne olumsuz etkiler
yapmaktadır.
Hayvancılık sektörünün de iklim değişikliğine olumsuz etkileri vardır.
Bu etkileri, ekonomik ve sosyal etkiler olarak sınıflandırmak mümkündür.
İklim değişikliğinin hayvancılık sektörünü olumsuz etkilemesiyle, 21.
yüzyılda hayvansal ürünlere olan talebin artması beklenirken, yemlerin
kalitesindeki problemler, hayvanların hastalıkları ve biyolojik çeşitliliğin
etkilenmesi ile ortaya çıkan ve çıkabilecek bütün sorunların hayvansal
üretimi etkilediği gözlemlenmiştir.
Bu nedenle, Türkiye'de iklim değişikliği ile hayvancılık sektörünün
birbirini etkileyen olumsuz etkilerinin azaltılması amacıyla sağlanan
destekler ve açıklanan politikalar bulunmaktadır. Bu çalışmada, iklim
değişikliği ile hayvancılık sektörünün birbirine sosyal ve ekonomik etkileri
incelenecektir. Etkiler sonucunda, Türkiye’nin iklim değişikliği ve
hayvancılık sektörünün olumsuz etkilerine karşı uyguladığı politikalar ve
destekler ele alınacaktır.
3
2.BÖLÜM
LİTERATÜR
Literatür incelendiğinde, iklim değişikliğinin hayvancılık sektörü ve
bitkisel üretim sektörüne olumsuz etkilerinin olduğu görülmüştür. Bu
etkilerin karşılıklı olduğu hayvancılık sektörünün de iklim değişikliğine
olumsuz etkileri olduğu görülmüştür. Bu etkileri, sosyal etkiler ve ekonomik
etkiler olarak ele almak mümkündür.
Nelson ve ark. (2009) yılında yaptıkları çalışmada iklim değişikliğinin
hayvancılık sektöründeki maliyetlerin arttıracağı yönünde incelemeler
yapmışlardır. Böylelikle bu hayvancılık sektöründeki hammadde
maliyetlerinin artması ile, son ürüne yani hayvansal ürünler veya et
ürünlerine yansıyacağını söylemek mümkündür. Bir örneğe göre, iklim
değişikliği yaşanmadan sığır eti fiyatlarının %33 olması beklenirken, iklim
değişikliğinin görülmesiyle bu fiyatların %60’a ulaşacağı tahmin
edilmektedir.
Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü 2022 raporuna göre, insanların
yeterli ve dengeli beslenmesinde önemli rolü bulunan hayvancılık
sektörünün, ulusal geliri ve istihdamı artırmak, et, süt, tekstil, deri, kozmetik
ve ilaç sanayi dallarına hammadde sağlamak, kalkınmaya katkıda bulunmak
ve ihracat yoluyla döviz gelirlerini artırmak gibi önemli sosyal ve ekonomik
fonksiyonlarının olduğu belirtilmiştir. Hayvancılık sektörü, tarımsal gelire
olan katkısı, 1 milyon insanın geçim kaynağı olması, kullandığı arazi
miktarı ve tatlı su kaynakları itibariyle tarımın sosyal, ekonomik ve çevresel
açıdan en önemli alt sektörüdür (Steinfeld et al., 2006 ; Herrero et al., 2013).
Bir diğer konu ise, hayvancılık sektörünün iklim değişikliğine olumsuz
etkileridir. Thornton ve ark. (2009), iklim değişikliğinin tehdidi altında
barınan hayvancılık sektörünün bir metan kaynağı olduğunu açıklamışlardır.
Koyun, keçi, sığır gibi hayvanların oluşturduğu metan gazı, tarımsal
faaliyetler açısından önemli bir paya sahiptir.
4
Bir diğer çalışma ise, iklim değişikliği ve hayvan sektörü etkileşimini
ekonomik ve sosyal yönüyle inceleyen G. Koç, vd. (2016) olmuştur. Bu
çalışmanın en dikkat çekici yanı, çalışmanın hizmet ettiği dört amacının
bulunmasıdır;
● Dünya çapında ve Türkiye'de iklim değişikliği ile tarım arasındaki
etkileşimin belirlenmesi,
● İklim değişikliği ile hayvansal üretim arasındaki ilişkinin
açıklanması,
● İklim değişikliği ile hayvansal üretim arasındaki ilişkiyi incelemek
için kullanılan yöntemlerin incelenmesi,
● Türkiye'de iklim değişikliği ile hayvansal üretim arasındaki
etkileşimden kaynaklanabilecek olumsuz sonuçlara karşı
alınabilecek önlemlerin tartışılmasıdır.
Bir diğer konu ise, iklim değişikliğinin hayvancılık sektörü üzerindeki
etkilerine yönelik geliştirilen politikalar ve destekler konusundaki çalışmalar
olmuştur.
Koyuncu, M. ve Nageye (2020) yaptıkları çalışmada iklim
değişikliğinin sürdürülebilir hayvancılığa etkileri ele alınmış, iklim
değişikliğinin sebep olduğu hayvancılık faaliyetleri ve hayvancılık üretimi
üzerindeki etkileri incelenmiştir. Koyuncu ve Nageye yaptıkları çalışma ile
uygulanabilecek politikalara destek sağlamışlardır. Tüm bu iklim
değişikliğine rağmen, hayvansal üretimin sürdürülebilirliği önemlidir.
Avrupa Birliği komisyonu 2012 yılında yayınladığı bir bildiri ile
hayvansal üretimde sürdürülebilirliğin bileşenlerini açıklamış ve
incelemiştir. Türkiye ve diğer ülkelerin de bu bileşenlere yönelik politikalar
geliştirmesi beklenmektedir ( EU,2012).
5
3.BÖLÜM
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ
3.1. İklim Değişikliği
İklim değişikliği, insan faaliyetleri sonucunda ya da doğal değişkenlik
sonucunda iklimin zaman boyunca değişmesidir (Solomon et al. 2007).
İklim değişikliği, iklimin ortalama halinde veya onun değişkenliğinin uzun
yıllar süren ve istatistiksel olarak anlamlı değişimler olarak tanımlanabilir.
İklim değişikliği doğal ya da dış etkenler yani, insan kaynaklı (sera gazları,
metan, karbondioksit vb.) gazlarının atmosfere yayılması ve bu gazların
güneşten gelen ışınları hapsetmesi ile dünyanın ısınması iklimlerin sert bir
değişiklik yaşaması ile görünen değişikliklerdir.
İklim değişikliği ile ilgili bilinmesi gereken bir diğer kavram da,
“iklimsel değişebilirlik”tir. İklimsel değişebilirlik, iklim sistemindeki iç
süreçlere ya da dış zorlama süreçlere bağlı olarak değişebilir.
İç süreçlerde, insanlar tarafından salınan sera gazlarının atmosfere
yayılması, atmosferik aerosollerin veya volkanik püskürmelerin,
hayvanların salınımı gibi doğal süreçlerin etkisiyle birlikte iklim
değişikliğini etkiler.
Dış süreçler, iklim sisteminin dışında gelişen süreçtir. Yer kabuğundaki
levha hareketleri, güneş hareketlerini ve yerküre ile güneş arasındaki
astronomik olaylardan oluşur.
Şekil 1. İklim Değişikliği Süreci
Kaynak: Başoğlu, A. (2014). Küresel iklim değişikliğinin ekonomik
etkileri. Sosyal bilimler dergisi, 7, 177.
6
3.2. Küresel Isınma ile İklim Değişikliği Arasındaki Fark
Küresel ısınma ile iklim değişikliği genellikle aynı anlamda
kullanılmaktadır. Ancak bu iki olay arasında fark vardır.
Küresel ısınma ortalama sıcak değerlerindeki artışın iklim değişikliğine
yol açtığını ifade etmektedir. İklim değişikliği ise, belirli bölgelerdeki
sıcaklık, yağış düzeyi ve nem düzeyinin değişimini ifade etmektedir.
Genellikle küresel ısınmadan kaynaklı sıcaklık artışlarının 21.yüzyıldan
itibaren iklim değişikliğine büyük etkileri olacağı öngörülmektedir.
Küresel ısınma ile birlikte, sıcaklık artışları diğer iklim sistemlerinde de
büyük değişikliğe neden olmaktadır. Özellikle suyun kalitesindeki azalma,
kuraklık ve çölleşme, deniz seviyesinin yükselmesi, kar ve buzullardaki
erimeler, fazla buharlaşma gibi olumsuz etkileri bulunmaktadır. Fiziksel
etkilerinin anında, ekonomik ve sosyal etkileri de bulunmaktadır.
Ekonomik etkilerine ve sosyal etkilerine örnek vermek gerekirse, suyun
kullanımındaki azalma ve kalitesindeki düşüş, bitkisel üretim ve hayvancılık
sektörlerini olumsuz etkiler. Bitkisel üretim ve hayvancılık sektörlerinde
suyun azalması, sulama olanaklarının kısıtlanması ve hayvanların su
ihtiyacının tam olarak karşılanamaması gibi sorunlara neden olabilir. Bu
durum verimlilikte azalmaya, tarım ürünlerinde kalite kaybına ve
hayvanların sağlığında bozulmaya yol açabilir.
Suyun azalması ve kalitesindeki düşüş, insan sağlığına da etki
etmektedir. Bu durum, su kaynaklarından kaynaklanan hastalıkların
artmasına ve sağlık harcamalarının yükselmesine neden olabilir.
7
4.BÖLÜM
HAYVANCILIK SEKTÖRÜ
4.1 Hayvancılık Sektörü
Türkiye’de hayvancılık sektörü önemli bir yere sahiptir (Vural, H., &
Fidan, H. 2007). 2022 yılında yayınlanan Hayvancılık Sektör Raporu’na
göre, insanın büyümesi, gelişmesi ve sağlıklı olmasının yanında beyin için
gerekli olan sekiz çeşit aminoasidin yalnızca hayvansal kökenli proteinler
ile alınabileceği açıklanmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü açıklamalarına göre
de, insanın günde her kilogramı için 1 gr protein tüketmesi gerektiği, bunun
da %42’sinin hayvansal içerikli gıdalardaki proteinden karşılanması
gerektiği açıklanmaktadır.
İnsanların dengeli ve sağlıklı beslenmesinde önemli bir paya sahip olan
hayvancılık sektörünün, ekonomik (istihdamı arttırmak, ekonomik gelire
katkıda bulunmak, döviz getirisi sağlamak ve ihracatı desteklemek vb.), ve
sosyal fonksiyonları bulunmaktadır. Günümüzde de hayvancılık sektörü;
yem sanayi, dericilik, tekstil, veteriner ilaçları, kozmetik ürünleri, süt ve süt
ürünleri mamulleri sanayi gibi alanlarda hem istihdam oluşturmakta hem de
ülkelerin gelişmişlik düzeyleri hakkında önemli kriterler arasında gösterilir.
Bu durumun nedeni, kişi başına düşen hayvansal besin miktarının
hesaplanmasıdır. Ayrıca, bu hayvancılık sektörünün verimliliğinin yüksek
olmasıyla ve işlenmesiyle daha çok katma değer yaratılmaktadır.
Beslenme ihtiyacının büyük bölümünü kendileri karşılamak isteyen
ülkeler, hayvancılık sektörünün gelişmesi ve büyümesi, verimli hayvan
yetiştiriciliğini sağlamak amacıyla çeşitli politikalar ve desteklere ihtiyaç
duymuşlardır. Hayvancılık politikalarının temel amacı da, uygun biçimde
örgütlenen, yüksek bir rekabet gücü olan, sürdürülebilir düzeyde
hayvancılık sektörünün oluşturulması olarak ifade edilir.
Türkiye, hayvancılık sektörünün gelişmesi ve sürdürülebilirliği için
elverişli ekolojik koşullara sahip olmasına rağmen, doğal kaynakların
sınırlılığı, mera alanların yetersiz olması ve düşük ot veriminin görülmesi
hayvancılık sektörünün gelişimini engellemektedir. Ayrıca, Türkiye’de
8
hayvancılık politikalarının yetersizliği, modern tarım uygulamalarının hızla
modernleşmesine rağmen sorunların daha ağırlaşması, hayvancılık
sektörünün istenilen düzeye ulaşmasının önüne geçmektedir. Türkiye
İstatistik Kurumu verilerine göre, 2023 hayvansal üretimin gittikçe azaldığı
gözlemlenmektedir. Büyükbaş hayvan sayısı bir önceki yıla göre, %2.6
azalarak 16 milyon 583 bin olurken, küçükbaş hayvan sayısı bir önceki yıla
göre hesaplandığında %6.9 azalarak 52 milyon 363 bin olduğu
görülmektedir. Türkiye’de yaklaşık olarak kırmızı et üretiminin %90’ı, süt
üretiminin ise %91’i sığırlardan karşılandığı bilinmektedir. Ancak çiftçilerin
yaklaşık %90’ında geleneksel hayvancılık üretim sisteminin yaygın olduğu
bilinmektedir. 2021 Kırmızı Et Analiz Raporu’ndaki verilere göre,
geleneksel üretimin birçok olumsuz faktörün birleşiminden kaynaklandığı
ifade edilmiştir;
● Küçük işletme ölçeklerin olması,
● Verim düzeyinin kısmen düşük olması,
● Yem ekiminin sınırlı ve mera yönetiminin yaşadığı sorunlar ile yem
maliyetlerinin yükselmesi,
● Besleme hatalarının olması,
● Bazı ırktaki hayvanların et üretimi için uygun olmamasıdır.
Aynı zamanda, Yalçındağ ve ekibinin de yayınlamış olduğu raporda,
çiftçilerin devlet destekleri ve uygulanan politikalar ile ilgili birçok sıkıntı
çektiği gözlemlenmiştir.
Örneğin yaşanan temel sorunlar arasında, çiğ süt fiyatlarındaki
dengesizlik, süt sığırcılığında istikrarsızlığın olması, süt sağımı yapılan
ineklerin kesime gönderilmesi, besicilikte yaşanan materyal sıkıntıları, kuzu
ve koyun kayıplarının olması, hayvan ıslahları politikalarının eksikliği,
sanayi yemlerindeki fiyatların beklenenin üzerinde olması, girdi
maliyetlerin yüksek olması, mera alanlarının yetersiz ve ot veriminin düşük
olması gibi üretim noktasında yaşanan birçok sorun ele alınmıştır.
Ankara Kasaplar Odası bu gözlemlenen sorunları on madde halinde
açıklamıştır:
9
● Üreticiler ölen veya kesilen hayvanların sayısını doğru bildirmekten
kaçınmıştır. Ahırlarda bilinen kapasitenin altında hayvan mevcut olduğu
ifade edilmiştir.
● Yavrudan yetiştirerek et üretimini arttıracak kadar üretimin
olmadığını ifade etmişlerdir. Bu durumun besicilik modelindeki yapısal
sorunlardan kaynaklandığını belirtmişlerdir.
● Fason besicilik modelindeki artış, maliyetlerde artışa da neden
olmaktadır. küçük ve orta ölçekli besicilik modelinin gittikçe yok olacağını
ifade etmişlerdir.
● Sanayi yem fiyatlarındaki yükseklik, girdi maliyetlerindeki artış
üreticiyi etkilemiştir. Kaba yem borsasının bulunmamasının eksikliğini ifade
etmişlerdir.
● 1kg süt - 1.5 kg yem paritesinin bozulması, süt fiyatlarındaki
baskıların atışı, kuraklıktaki artış ve yem maliyetlerinin yükselmesi damızlık
inek ve düvelerin kesilmesine neden olduğu söylenmiştir.
● Üretilen çiğ süt üretiminin, oluşan maliyetleri karşılayamaz duruma
geldiği belirtilmiştir.
● Ülke genelinde örnek kesim standartlarının uygulanması, küçük
işletmelerin sisteme dahil edilmesi ve bölgeselleşmeye yönelik çalışmaların
artması gerektiğini ifade etmişlerdir.
● Kesimhanelerde karkas et sınıflandırılmasındaki eksikliği dile
getirilmiş, uygulamaya geçilmesi yönünde çalışmaların yapılması
istenmiştir.
● Tüketicilerin gelirleri ve alım gücünde yaşadığı düşüş, temel gıda
maddelerine ulaşmada sıkıntı çektikleri ifade edilmiştir. Tüketicilerin
kırmızı et ve süt ürünlerine ulaşmada kolaylık getirilmesi, destekleyici
politikaların uygulanması gerektiği ifade edilmiştir.
● İthal edilen et ve et ürünlerinin kalitelerinin tekrar
değerlendirilmesini gerektiği belirtilmiştir. Sürdürülebilir, bütüncül, akılcı
hayvancılık politikaları geliştirilmesine ihtiyaç duyulduğu belirtilmiştir. Bu
10
sebeple uzun vadeli politikalar geliştirilmeli, üreticiye destek sağlanmalıdır
(Donat, 2023).
4.2. Hayvancılık Sektörünün Ekonomiye Katkıları
Hayvancılık, bir ülkenin ekonomisine katkı sağlayan, birim başına en
yüksek katma değer oluşturan ve istihdam yaratma potansiyeli yüksek olan
önemli bir sektördür (Ergün, O.F. & Bayram, B. 2021). Hayvancılık sektörü
günümüzde ekonomiden ayrılmaz bir parça konumundadır.
Ulusal gelirin artmasına, istihdamın artmasına, ihracatın artırılması
yoluyla ülkeye döviz geliri kazandırmasına, ilaç, sanayi vb. gelişmekte olan
üretim dallarına hammadde girişinde önemli bir paya sahip olmak gibi
birçok kritik fonksiyonu bulunmaktadır.
Dünya’da, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) ele
aldığı çalışmada, hayvancılık sektörünün tarımsal GSYİH’nın %35’ine denk
geldiği hesaplanmıştır. Avrupa ülkelerinde bu oran yarı yarıya ulaşmıştır.
ABD’de ise bu oran %47 olarak hesaplanmıştır. Gelişmiş ülkelerin çoğunda,
sanayiye büyük önem verilmesine rağmen, hayvancılık sektörünün tarım
içindeki payının genellikle %50'nin üzerinde olduğu belirtilmektedir
(Hozman ve Akçay, 2016).
Türkiye’de tarımın, GSYİH’ndeki payı, 2000 yılında %14,1 iken, 2005
yılında %10,3 e gerilemiştir. 2018 yılındaki hesaplamalara göre, %5,8
ölçülmüş, 2023 hesaplamalarına göre bu durumun %5,4’e düşebileceği
tahmin edilmiştir (Ergün, O.F. & Bayram, B. 2021). Bununla birlikte 2023
yılı ikinci çeyreğinde tarım sektörü %1,2 artış kaydetmiş ve GSYİH
içerisindeki payı %4,4 olmuştur (Ticaret Bakanlığı, 2023).
Aynı zamanda, Türkiye ekonomisi içinde tarım sektörünün payının
azalmasının yanında, 2022 yıl içinde istihdamın %15,8’ini oluşturduğu için
tarım sektörü stratejik bir öneme sahiptir. TÜİK verilerine göre, 2023
yılında birinci çeyreğinde hanehalkı işgücü istatistiklerine göre toplam
istihdamda tarımın payı %14,9 olmuştur.
Genel tarım sektörü raporu incelendiğinde, Küresel Tarım İhracatı
ülkelere göre değişiklik göstermektedir. Gelişmiş ülkelerin göreli olarak
11
gelişmekte olan ülkelere göre ihracattaki tarımsal ürünleri daha fazladır.
Aşağıda İnternational Trade Center (TRADEMAP) tarafından oluşturulan
2022 yılı nihai dış ticaret istatistikleri gösterilmiştir.
Şekil 2. Yıllara Göre Küresel Tarım İhracatı (Milyar $)
Kaynak: Trademap
Bu grafiğe göz atıldığında, 2003 ile 2022 yılları arasında küresel
tarım ihracatının milyar dolar cinsinden nasıl bir artış gösterdiğini ifade
etmektedir. Mavi renkli sütunlar, tarım ihracatını; kırmızı renkteki sütunlar,
genel ihracat trendini göstermektedir. Mavi renkteki sütunlar 2003 ile 2022
yılları arasında önemli bir artış göstermiş olsa da, kırmızı renkteki trend
artış göstermiş ancak, diğeri kadar dik bir artış görülmemektedir. Yeşil sütun
ise, tarım ihracatının toplam ihracattaki payını ifade etmektedir. Yıllar
içerisinde dalgalanmalar gözükse de, son 20 yılda bir artış trendi olduğu
gözlemlenmiştir. Tarımın toplam ihracattaki payı, ülke grupları bakımından
da incelenmiştir.
Gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkeler ve gelişmemiş ülkeler
bakımından incelenen grafik aşağıda yer almaktadır.
12
Şekil 3.Ülke Sınıflandırmalarına Göre Küresel Tarım Ürünleri
İhracatı (Milyar $)
Kaynak: Trademap
Bu grafiğe göz atıldığında, 2003 ile 2022 yılları arasındaki üç farklı ülke
grubunun küresel tarım ürünlerinin ihracattaki payları gösterilmektedir.
Yeşil renkli sütunlar, az gelişmiş ülkeleri; kırmızı renkli sütunlar, gelişmekte
olan piyasa ekonomilerini; mavi renkte olan sütunlar ise gelişmiş ülkeleri
göstermektedir.
2003 yılında gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan piyasa ekonomilerine
göre iki kat daha fazla ihracat yapmıştır. 2022 yılında, gelişmiş ülkeler ile
gelişmekte olan piyasa ekonomileri arasındaki fark 1,28 kat olarak
hesaplanmaktadır. Bu hesaplamada, gelişmekte olan ülkelerin, tarım
ürünlerinin ihracatının 2003 yılına göre daha fazla arttığı
gözlemlenmektedir. Az gelişmiş ülkelerin son 20 yılda değişim oranı,
gelişmekte olan ülkelere göre daha azdır.
Aşağıda ülkelere göre bir sınıflandırma yapılmıştır. Bu sınıflandırmaya
göre, Türkiye 2022 yılında küresel tarım ürünleri ihracatında 21. sırada yer
almaktadır.
13
Şekil 4.Ülkelere Göre Küresel Tarım Ürünleri İhracatı 2022 (Milyar $)
Kaynak: Trademap
Bu tabloya göz atıldığında, ABD %9,5 pay ile ilk sırada yer almaktadır.
Türkiye ise bu sıralamada %1,5 pay ile 21. sırada yer almaktadır. Aşağıda
ürün grupları bakımından küresel tarım ürünlerinin ihracattaki payları
gösterilmiştir.
Şekil 5.Ürün Gruplarına Göre Küresel Tarım Ürünleri İhracatı 2022
(Milyar $)
Kaynak: Trademap
Küresel tarım ürünleri ihracatında öne çıkanlar arasında; soğuk hava
depolanmış domuz, sığır ve kümes hayvanı etleri; taze meyveler ve çeşitli
kabuklu yemişler; içecekler, alkollü ürünler ve sirke (özellikle şaraplar ve
yüksek alkol içeren içkiler); temel tahıllar (buğday, mısır ve pirinç gibi);
deniz ürünleri, özellikle kabuklu ve fileto halindeki balıklar yer almaktadır.
14
Bu ürünler içerisinde, hayvancılık sektörünün önemi yüksektir. Bu
durum, hayvansal ve bitkisel yağlar, et ve et ürünlerinden anlaşılmaktadır.
Hayvancılık sektörü, ekonomik verimliliği yüksek bir sektör olmasının
yanında, çevresel ve sosyal etkilere karşı duyarlıdır.
Sürdürülebilir hayvancılık sektörü uygulamaları hayata geçirilerek, sera
gazlarının emisyonları, su kullanımı, arazilerdeki değişiklikler gibi hayvan
sektörünü olumsuz etkileyebilecek durumların en aza indirilmesi
gerekmektedir.
4.3. Hayvancılık Sektörünün Sosyoekonomik Etkileri
Hayvancılık sektörünün geliştirilmesi ve verimli üretimlerin sağlanması,
toplumsal refahı artırır, sosyal adaleti güçlendirir ve kaynakların etkin,
sürdürülebilir kullanımına katkı sağlar.
Bu nedenle, hayvancılık sektörünün sosyoekonomik etkilerini aşağıdaki gibi
değerlendirmek mümkündür:
● İstihdam olanağı ve geçim kaynağıdır.
Hayvancılık sektörü, kırsal yerleşim yerlerinde düşük maliyetle
istihdam sağlayan bir sektördür. Türkiye ekonomisinde hayvancılığın önemi
nispi olarak azalmaya başlasa da, yurtiçi gıda ihtiyacını karşılaması ve
sanayi sektörüne hammadde temini, ihracata katkı sağlaması, istihdam
olanakları gibi konularda stratejik öneme sahiptir. Türkiye’de hayvancılığın
ve bitkisel üretimin GSMH içindeki payının gittikçe azalması durumu,
sanayi ve hizmet sektöründeki gelişmelerden kaynaklanmaktadır (Polat,M.
2017).
● Beslenme, gıda ve ilaç ihtiyacını karşılamada büyük paya
sahiptir.
Hayvansal birçok gıdanın, içerdiği zengin biyolojik değerleri insan
sağlığı için önemlidir. Bu gıdalar, vücudun ihtiyaç duyduğu önemli besin
maddelerini sağlayarak sağlıklı bir yaşam sunmaktadır. Özellikle, kırmızı
et, beyaz et, süt, yumurta, balık gibi birçok ürünün hayvanlardan elde
edildiği bilinmektedir.
15
Bu sebeple hayvansal gıdalar önemli bir protein kaynağıdır. Hayvansal
besinlerde protein oranının kırmızı ette %15 - %20, balıkta %19 - %24,
yumurtada %12, Sütte %3 ve peynirde ise %15 olduğu belirtilmektedir
(Tarım B. 2020).
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre, sağlıklı bir insanın günde
alması gereken protein miktarı vardır. Türkiye’de hayvansal gıdalardan
yeterli miktarda protein ihtiyacının karşılanması, hem genç nüfusun hem de
gelecek kuşakların zihinsel ve bedensel yönden tam iyilik halinde olması
açısından önemlidir (Terin ve ark., 2017).
● Toplumsal katılımı ve toplumsal eşitliği arttırır.
Hayvancılık sektörünün varlığı, kırsal kesimlerde yaşayan ve
hayvancılık ile uğraşan küçük aile işletmelerinin ekonomiye ve ticarete
katılımını desteklemektedir. Bu sebeple, hayvancılık sektörü gelir kaynağı
olmanın yanı sıra, kırsal kesimlerde yaşayan kadınların hem ekonomik hem
de sosyal açıdan güçlenmesine katkı sağlamaktadır. Bu sebeple, kadınların
hayvancılık sektöründe yer edinmesiyle, ekonomik çeşitliliği arttırırken,
toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına, bölgesel kalkınmanın artmasına
destek olmaktadır.
Hayvancılık sektörüne yönelik, mesleki geliştirme ve eğitim
faaliyetlerinin de yaygınlaşmasıyla, hem sektörün içindeki kadınların hem
de erkeklerin bilinçlenmesini ve farkındalıklarının artmasını sağlamaktadır.
Aşağıda kadın çiftçilerin sosyoekonomik özellikleri gösterilmektedir.
16
Şekil 6.Hayvansal Üretimde Çalışan Kadın Çiftçilerin Sosyoekonomik
Özellikleri
Kaynak: Kızılaslan, N. Hayvancılık Eğitimlerinin Kırsal Kadınların Tutum
ve Davranışlarına Etkisi (Tokat İli Merkez İlçe Araştırması).
Gaziosmanpaşa Bilimsel Araştırma Dergisi, 12(2), 140.
Yapılan bir çalışmaya göre, Tokat iline bağlı bir ilçede yaşayan
kadınların yaş ortalaması 45'tir ve bu kadınların tarımsal deneyim süresi
ortalama 28 yıldır. Bu veriler, kadınların yaşamlarının neredeyse yarısından
fazlasını tarımsal faaliyetlerle geçirdiklerini göstermektedir. Çiftçiye en çok
gelir getiren kaynağın tarımsal faaliyetlerden sağlanan kazanç olduğu
gözlemlenmiştir. Bu durum, hayvancılık sektörü ve bitkisel üretim
sektörünün toplumsal refahı arttırdığına dair kanıt niteliği taşımaktadır.
Aşağıda Tokat iline bağlı bir ilçede tarımsal üretim sektöründe çalışan
kadınların bitkisel üretim veya hayvansal üretimdeki sayıları verilmektedir.
17
Şekil 7. Hayvansal Üretimde Çalışan Kadın Çiftçilerin Üretim Durumu
Kaynak: Kızılaslan, N. Hayvancılık Eğitimlerinin Kırsal Kadınların
Tutum ve Davranışlarına Etkisi (Tokat İli Merkez İlçe Araştırması).
Gaziosmanpaşa Bilimsel Araştırma Dergisi, 12(2), 141.
Yapılan çalışmaya göre, yalnızca hayvansal üretim sektöründe çalışan
kadınlar %4.76 iken yalnızca bitkisel üretim yapan kadınların olmadığı
gözlemlenmektedir. Karma faaliyet gösteren kadın çiftçilerin oranı ise,
%95,24 gibi bir sonuç elde edilmiştir. Bu durum göstermektedir ki,
hayvansal üretimin kırsal alandaki kadınlar için önemi büyüktür.
18
5.BÖLÜM
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN HAYVANCILIK SEKTÖRÜNE
ETKİLERİ
Hayvancılık sektörü ve iklim değişikliği arasındaki ilişki, birbirinin
hem nedeni hem de sonucu olması nedeniyle karışık bir etkileşime sahiptir.
İklim değişikliğinin sonucunda görülen kuraklık, mevsimsel
dalgalanmaların artması, yem ve su ihtiyacındaki olumsuzluklar hayvancılık
sektörünü etkilemektedir.
5.1.İklim Değişikliğinin Hayvancılık Sektörü Üzerindeki
Sosyoekonomik Etkileri
Aşağıdaki oklar ile ifade edilen tabloda, iklim değişikliğinin
sosyoekonomik etkileri gösterilmiştir:
Şekil 8. İklim Değişikliğinin Hayvancılık Sektörü Üzerindeki
Sosyoekonomik Etkileri
Kaynak: Çalışmacının kendisi tarafından hazırlanmıştır.
● Aşırı su olaylarının hayvanların ve hayvan üreticilerinin
üzerinde oluşturduğu zorluklar vardır.
Aşırı su olayları, sellerin ve taşkınların oluşmasıdır. Seller ve taşkınlar
yaşandığında, hayvanların sağlığı tehlikeye girer.
19
Örneğin, hayvansal hastalıklar artmaya başlar, yaralanabilirler hatta
ölüm tehlikesi yaşayabilirler.
Suların kalitesindeki bozulma sonucunda hayvansal üretim sekteye
uğrayabilir. Ayrıca büyükbaş hayvanların otlandığı alanlar tahrip olabilir.
Aşırı su olaylarının yaşanması, hayvanların barındığı ahırları yok
edebilir ve çiftliklerde alt yapı sorunlarının yaşanmasına neden olabilir.
Bu durumlar, hayvan bakımlarını zorlaştırır. Yem bitkilerinin
yetişmesini ve korunmasını engeller. Dolayısıyla tüm bu sorunlar hayvan
üreticilerinin üzerinde büyük sorumluluklar doğurabilir.
● Kuraklık ve çölleşme riski, hayvanların ve hayvan üreticilerinin
üzerinde olumsuz etkileri vardır.
Kuraklık ve çölleşme riski otlanma alanlarının kurumasına neden olur.
Yem yapımında kullanılan bitkilerin büyümesini engeller. Hayvanların su
ihtiyacının yeterince karşılanmaması, hayvanlardan elde edilen ürünlerdeki
verimi düşürür. Özellikle süt ve süt ürünlerinin, et ve et ürünlerinin
karşılanmasına zorluklar doğurabilir. Hayvan üreticilerinin göç etmesine
sebep olabilir. Dolayısıyla, hayvan üreticileri üzerinde büyük sorunlar
yaratabilir.
● Hava olaylarının değişkenlik göstermesi, hayvanları ve hayvan
üreticilerini olumsuz etkiler.
Hava olaylarının sürekli değişiklik göstermesi, hayvanların büyümesini,
sağlığını ve refahını etkiler. Hortumlar, şiddetli fırtınalar, şiddetli yağışların
yaşanması verimi düşürür. Hayvan üreticileri üzerine büyük maliyetler
yükler. Psikolojik açıdan sorunlara sebep olur. Hayvan üreticilerinin sektöre
karşı umudunu düşürür, başka sektörlere kaymasına neden olabilir.
Altyapı sorunlarının artmasına neden olur.
Hava olaylarının değişkenlik göstermesi, kuraklık, aşırı su olaylarının
yaşanması ile hayvanların barındığı yerler daha sağlam ve korunaklı hale
getirilmelidir. Bu nedenle, altyapı onarımı ve iyileştirmelerinin yarattığı
maliyetler, hayvan üreticilerinin üzerinde ek yükler oluşturabilir.
20
● Hayvansal üretim maliyetlerini yükseltir.
İklim değişikliğinin yaşanması ile hayvanların beslendiği yemlerdeki
azalış veya kalitesindeki düşüş, elde edilen hayvansal ürünlerin de
kalitesinde bozulmaya neden olabilir. Bu durum, hayvan üreticilerinin daha
fazla ek maliyete katlanarak, verimi artırmaya çalışmaları ile sonuçlanabilir
ve finansal zorluklar yaşamalarına sebep olur. Tüketiciler tarafından yerli
mallara olan talebin düşmesine, ithal mallara olan güvenin artmasına neden
olur. Bu nedenle, yerli hayvan üreticilerinin gelirlerinde azalma meydana
gelir.
● Sağlık maliyetlerini arttırıcı etkisi bulunmaktadır.
Hayvansal gıdalar, protein ihtiyacını karşılayan en önemli besin
gruplarından biridir. Hayvansal gıdalara erişimin zorlaşması, insanların
sağlığında olumsuz etkilere neden olabilir. Özellikle kanser gibi yüksek
maliyetli sağlık hizmetleri Türkiye'de ücretsiz sunulmaktadır. Kanser
hücrelerinde bozulma veya artışın önlenmesi, kas, kemik ve kanda
oluşabilecek risklerin azaltılması için dengeli ve düzenli beslenmek şarttır.
Hayvansal gıdaya erişimde zorluklar yaşandığında, hastalıkların artması ve
sağlık maliyetlerinin yükselmesi beklenebilir. Bu da devletler için ekonomik
zorluklara neden olabilir.
● İstihdam etkisi vardır. İşsizlik artabilir.
Bu gelişmeler sonucunda finansal zorluklar yaşayan hayvan sahipleri,
sektörden çekilebilir. Bu durum, kırsal alanlardan, kentlere doğru göç
yaşanmasına neden olabilir. Böylelikle, işsizlik görülebilir. Yetiştiricilerin
borçlarını ödeyememesi, işsizliğin getirdiği ekonomik bunalımlar, vergi
gelirlerinde azalmaya neden olur.
Aşağıdaki tabloda iklim değişikliğinin hayvancılık sektöründe yarattığı
sorunlar ve çözüm önerileri ele alınmıştır:
21
Şekil 9. İklim Değişikliğinin Hayvancılık Sektörüne Yarattığı
Sorunlar ve Çözüm Önerileri
Kaynak: Climate Change Adaptation For Smallholder Goat&Sheep
Farming 2015.
Aynı zamanda, mera yönetiminin geliştirilmesi hayvancılık sektörü
için oldukça önemlidir. Örneğin;
● Rotasyonlu otlatma yapmak,
● Yerel bitki türlerinin kullanımı arttırmak, ekimini gerçekleştirmek.
● Su tutma sistemlerinin geliştirilmesi meralar için önemlidir.
Su kullanımında etkinlik kazanılması bir diğer ele alınması gereken
konulardandır. Bu sebeple, etkin ve verimli kullanmak gereklidir. Örneğin;
● Yağmur suyu hasadı yapılması amacıyla, evlerin ve barınakların
çatılarına yağmur suyunu depolamak için sistemlerin kurulması,
● Doğal su yolları ( dere, akarsu) gibi yerlerin korunması, taşkınlarda
zararı en aza indirmek için çalışmalar yapılması önemlidir.
Ekolojik tarım yönteminin geliştirilmesi, kimyasal gübre ve
pestisitlerin kullanımını en aza indiren, doğal süreçler ile toprağın iyi halini
koruyan bir tarım şeklidir. Bu tarım yönteminin, toprak sağlığını korumak,
toprağa karışan kimyasalların azalmasını sağlamak ve biyoçeşitliliği
sağlamak gibi hayvancılık sektörüne yönelik destekleri bulunmaktadır.
22
6.BÖLÜM
HAYVANCILIK SEKTÖRÜNÜN İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNE
ETKİLERİ
Hayvancılık sektörünün de iklim değişikliğine olumsuz etkileri
bulunmaktadır. Metan gazı emisyonlarının artışı, ormansızlaşma denilen
yeşil alanların tehlike altında olması gibi negatif etkilere sahiptir.
6.1 Sera Gazı Emisyonlarının İklim Değişikliği Üzerindeki Etkileri
Türkiye’de hayvansal üretim yoluyla oluşan sera gazlarının miktarları
ile ilgili tablo aşağıda yer almaktadır.
Şekil 9. Hayvansal Üretim Yoluyla Oluşan Sera Gazlarının Miktarı
Kaynak: Sarıözkan,S.,& Küçükoflaz,M. (2020). İklim mi Hayvancılığı
Yoksa Hayvancılık mı İklimi Etkiliyor?. Erciyes Üniversitesi Veteriner
Fakültesi Dergisi, 17(3), 256.
Tabloda görüldüğü gibi, hayvansal ürünlerin elde edilmesi için salınan
sera gazı miktarlarının çevresel etkileri yüksektir. Örneğin, 1 kg süt üretimi
için 0.95 ton sera gazı salınmaktadır. Toplam salınım miktarının ise
21,040,680 ton olduğu görülmektedir. Bu durumu iklim değişikliğinin etkisi
açısından değerlendirirsek, hayvansal ürünlerin elde edilmesi için atmosfere
salınan bu gazlar, mevsimsel dalgalanmalara neden olarak zararlı gazların
ortama yayılmasına yol açabilir.
23
Çiftliklerde üretilen her bir kilogram et ve et ürünleri veya süt için
ortaya çıkan emisyon miktarının 1960'lardan 2000'li yıllara kadar (farklı
hayvansal ürünlere göre) %38-76 arasında azaldığı araştırılmıştır.
Emisyonları daha da azaltmak için yenilikçi tarımsal uygulamalar,
teknolojiler ve ürünlerin kullanılmasının yaygınlaşması gerekmektedir
(Andeweg ve Reisinger, 2013).
Hayvanların otlanması, yüksek kalitede gıdaların elde edilmesi, bitkisel
üretim yaparak, yem ihtiyacının karşılanması için yeşil alanlara ihtiyaç
duyulmaktadır. Bu ihtiyacın giderilmesi bir yandan da, ormansızlaşma ve
yeşil alanların yok olma sürecini hızlandırabilir.
Hayvan türleri bakımından sınıflandırıldığında sera gazına etkileri
farklılaşmaktadır. Küçükbaş hayvanlar ile büyükbaş hayvanların iklim
değişikliğine olan etkileri arasında fark bulunmaktadır.
Aşağıdaki tablolarda büyükbaş (sığır, manda) ve küçükbaşların (koyun,
keçi, tavuk) metan yoğunlukları ve miktarları gösterilmektedir:
Şekil 10. Mandalarda süt ve et üretimi sonucunda açığa çıkan emisyon
miktarı ve emisyon yoğunluğu
Kaynak: Koyuncu, M., & Akgün, H. (2018). Çiftlik hayvanları ve
küresel iklim değişikliği arasındaki etkileşim. Uludağ Üniversitesi Ziraat
Fakültesi Dergisi, 32(1), 157.
24
Mandaların üretimleri sonucunda ortaya çıkan sera gazı emisyonu,
toplam emisyonun %9’unu oluşturmaktadır. Şekil 10’da görüldüğü üzere,
süt üretiminde 389,9 milyon ton, et üretiminde ise bu rakam 180,2 milyon
ton olarak hesaplanmıştır. Tüm üretimin toplamı ie, 618 milyon ton
CO2’dir.
Şekil 11. Sığırlarda süt ve et üretimi sonucunda açığa çıkan emisyon
miktarı ve emisyon yoğunluğu
Kaynak: Koyuncu, M., & Akgün, H. (2018). Çiftlik hayvanları ve
küresel iklim değişikliği arasındaki etkileşim. Uludağ Üniversitesi Ziraat
Fakültesi Dergisi, 32(1), 157.
Sığırların üretim faaliyetleri sonucunda oluşan sera gazı emisyonu,
hayvancılık sektöründen kaynaklanan toplam emisyonun %65’ne denk
gelmektedir. Bu hesaplama, hayvancılık sektörü üretim faaliyetleri sonucu
ortaya çıkan sera gazının büyük bir kısmını göstermektedir. Hayvanların
yem hammaddelerinin meydana getirdiği emisyon miktarı 0,3 iken, et
üretimi %41, süt üretimi ise %20’sini oluşturmaktadır.
25
Şekil 11. Küçükbaş hayvanlarda süt ve et üretimi sonucunda açığa
çıkan emisyon miktarı ve emisyon yoğunluğu
Kaynak: Koyuncu, M., & Akgün, H. (2018). Çiftlik hayvanları ve
küresel iklim değişikliği arasındaki etkileşim. Uludağ Üniversitesi Ziraat
Fakültesi Dergisi, 32(1), 158.
Şekil 11’de görüldüğü üzere, küçükbaş hayvanlardan olan koyun ve
keçiden elde edilen sera gazı emisyonunun toplam emisyon içindeki payı
%6,5’tir. Koyun ve keçiden elde edilen 299,1 ton etin ve 129,7 ton sütün
diğer mal ve hizmetler ile birlikte toplam 475 milyon ton CO2 eşdeğer
emisyon ortaya çıkardığı hesaplanmaktadır. Görüldüğü gibi, keçilerin süt
verimi koyunlara göre daha yüksektir. Ayrıca, süt üretiminde koyunlara göre
daha düşük emisyona daha sahip oldukları hesaplanmıştır.
26
Şekil 12.Tavuk et ve yumurta üretimi sonucunda açığa çıkan emisyon
miktarı ve emisyon yoğunluğu
Kaynak: Koyuncu, M., & Akgün, H. (2018). Çiftlik hayvanları ve
küresel iklim değişikliği arasındaki etkileşim. Uludağ Üniversitesi Ziraat
Fakültesi Dergisi, 32(1), 159.
Dünya’da tavuk üretiminden kaynaklı ortaya çıkan emisyon salınımı
toplam 606 milyon ton olarak hesaplanmıştır. Bu miktar, hayvancılık
sektöründeki emisyonun %8’ine denk gelmektedir.
Yem üretimi kaynaklı salınımın tavuk eti ve yumurta üretimine katkısı
%57 olarak hesaplanmaktadır. Ortaya çıkan emisyon salınımının yaklaşık
%30’u gübre kaynaklıdır. Et üretimi %7 ve yumurta üretiminin %20’sini ise,
gübre ve gübre kalıntılarının oluşturduğu ele alınmaktadır.
Metan emisyonlarını azaltmaya yönelik yöntemlerin çiftlik
hayvanlarında uygulanması, iklim değişikliği ile mücadele konusunda kritik
bir rol oynamaktadır.
27
Aşağıda, bu hedefe ulaşmak için önerilen başlıca stratejiler ele
alınmaktadır:
● Düşük Metan Üreten Hayvanların Seçimi: Genetik seleksiyon
kullanılarak metan üretimi düşük olan hayvan türlerinin yetiştirilmesi,
metan emisyonlarını doğrudan azaltmakta etkilidir.
● Yüksek Kaliteli ve Stratejik Besin Maddeleri: Hayvanların
beslenme programlarının kaliteli ve uygun takviyelerle desteklenmesi,
sindirim etkinliğini artırarak metan salınımını azaltmaktadır.
● Otlak ve Mera Yönetimi ve Kullanımı: Otlakların sürdürülebilir
bir şekilde yönetilmesi ve kullanılması, yem kalitesini artırarak metan
üretimini azaltıcı bir etki yapmaktadır.
● Bakım ve Sağlık Koşullarının İyileştirilmesi: Hayvanların genel
sağlığı ve refahı, doğru bakım ve hijyen koşulları ile iyileştirildiğinde,
sindirim süreçleri daha verimli hale gelmektedir ve metan emisyonu
düşmektedir.
● Beslenme Oranlarının Dengelenmesi: Hayvan rasyonlarında kaba
yem oranını azaltıp kesif yem oranını artırmak, sindirim sırasında oluşan
metan miktarını sınırlayabilir.
● Rasyona Amonyak ve Melas Değişiklikleri: Amonyak ve melas
gibi bileşenlerin rasyona eklenmesi, metan üretimini engelleyici etkiler
gösterilmektedir.
● Daha Az Sera Gazı Üreten Bitkiler: Metan emisyonunu azaltmaya
yönelik kaba yem ve mera bitkisi türlerinin geliştirilmesi, tarım
faaliyetlerinden kaynaklanan sera gazı etkisini düşürdüğü
gözlemlenmektedir.
● Tanen ve Saponin İçeren Alternatif Yemler: Yüksek tanen ve
saponin içerikli bitkiler ve kesif yemler, metan üretimini azaltan özelliklere
sahiptir.
28
● Rumende Protozoon Kontrolü ve Mikrobiyel Müdahale: Rumen
içindeki protozoonların azaltılması veya elimine edilmesi, metan üretiminde
düşüş sağlamaktadır.
● Hayvansal Üretimi Azaltmak: Genel hayvansal ürün üretimini
azaltmak, dolaylı olarak metan emisyonunu da düşürür.
● Rekombinant ve Bağışıklık Teknolojileri: Bu yenilikçi
teknolojiler, hayvan sindirim süreçlerini daha verimli hale getirebilir ve
metan salınımını kontrol altına almada etkili olmaktadır.
● Verimliliği Artırarak Hayvan Sayısını Azaltmak: Daha verimli
hayvanlar, aynı üretim seviyesini daha az sayıda hayvanla sağlayarak metan
üretimini düşürmektedir.
● İkincil Bitki Bileşenleri: Uçucu yağlar gibi ikincil bitki
bileşenlerini hayvan beslemesine dahil etmek, metan emisyonlarını azaltıcı
etkiler göstermektedir.
● Rasyona Bitkisel Yağlar Eklemek: Bitkisel yağların rasyona dahil
edilmesi, rumende metan üretimini engeller.
● Probiyotik Kullanımı: Metanojen mikroorganizmaları
baskılayabilecek ve onlarla rekabet edebilecek probiyotiklerin kullanımı,
metan salınımını azaltmada etkili olmaktadır (Naqvi ve Sejian, 2011).
6.2. Sosyoekonomik Etkileri
● Kaynak tüketimi artışı ve emisyonların artması negatif etkiye
sahiptir.
Hayvancılık sektörü faaliyetlerinin büyük bir bölümünü (yem ihtiyacı,
su, yeşil alan ihtiyacı) gerçekleştirirken, doğal kaynaklardan yararlanır.
Sürdürülebilir canlı yaşamının sağlanması için de, doğal kaynakların
korunmasının önemi büyüktür. Bu sebeple, hayvancılık sektörünün iklim
değişikliğine olan etkilerinin artmaması için doğal kaynaklara yönelik
tedbirlerin alınması gerekmektedir.
29
Yukarıda bahsedildiği gibi diğer etken de, hayvancılık faaliyetleri
sonrasında çıkan emisyon miktarlarının iklim değişimine yapmış olduğu
olumsuz etkilerdir. Bu durum sonucunda, havadaki gazların değişiminde
hızlanma olur ve iklim değişikliğinin yarattığı zorluklar görülmeye başlar.
Bu sebeple, iklim değişikliği ve hayvancılık sektörü her zaman bir etkileşim
içinde olmaktadır (Grossi ve ark.,2019).
● Nüfusun artması ve talebin artmasının etkileri bulunmaktadır.
Dünya nüfusunun artması ve gelişmekte olan ülkelerdeki gelir artışları,
hayvansal ürünlere olan talebin artmasına neden olmaktadır.
Özellikle kentleşmede görülen artış ile insanların beslenme
alışkanlıkları değişmeye başlamıştır. Bu sebeple, hayvansal ürünlere olan
ilginin ve ihtiyacın da arttığı gözlemlenmektedir (Grossi ve ark.,2019).
● Yeni stratejilere ve düzenlemelere ihtiyaç artmaktadır.
Hayvansal gıdalara yönelik talebin artması ve hayvancılık sektörünün
iklim değişikliğine neden olduğu olumsuz etkiler dikkate alındığında,
ülkelerin ulusal ve uluslararası stratejiler geliştirmesi gerekmektedir.
Örneğin Climatic Change (2024). Dergisinde yayınlanan bir makalede,
araştırmacılar “Livestock’s Long Shadow” raporunun bulguları üzerinde bir
tartışma yürüterek, büyükbaş hayvanların, iklim değişikliğinden uzak
tutulması için çalışma yapmışlardır (Udel,D. 2023).
Hayvancılık sektörü, küresel gıda sisteminde önemli bir yere sahiptir ve
yoksulluğun azaltılması, gıda güvenliği ve tarımsal kalkınmaya önemli
katkılarda bulunur. FAO'ya göre, hayvancılık küresel tarımsal üretim
değerinin %40'ını oluşturmakta ve yaklaşık 1,3 milyar insanın geçimini
sağlayarak gıda ve beslenme güvenliğine destek olmaktadır (World Bank,
2022).
30
● Hayvancılık sektörü ile artış gösteren doğal kaynakların
kullanılması, ekonomik açıdan olumsuz etkiye sahiptir.
Hayvancılık faaliyetlerini gerçekleştirirken; su, yem ihtiyacı ve yeşil
alanlar gibi kaynakların bilinçsizce kullanımı tüketimlerin artmasına neden
olur. Artan tüketim, doğal kaynakların yerine konulabilecek alternatif
kaynak arayışını beraberinde getirmektedir. Bu durum ekonomik maliyetleri
arttırıcı bir etkiye sahiptir. Bu sebeple, hayvancılık sektörünün kaynakları
kullanırken, sürdürülebilir uygulamalar izlemesi gerektiği vurgulanmaktadır
(WorldBank, 2022).
● Nüfusun artışı ve talebin artması ekonomik açıdan olumlu bir
etkiye sahiptir.
Yukarıda bahsedildiği gibi, nüfusun artışı hayvancılık sektörüne olan
talebin de artmasını sağlamaktadır.
Talepteki artış, hayvancılık sektörünün gelişmesi ve genişlemesine yol
açar. Bu nedenle, üretimde artış görülür ve ihracata dayalı büyümenin
sağlanması beklenmektedir.
● Yeni stratejilerin geliştirilmesi ve düzenlenmesi ekonomik
maliyetler gerektirebilir.
Yeni stratejiler geliştirmek için araştırmacılar, uygulamalar ve gerekli
makine teçhizatların sağlanması gerekmektedir. Ülkeler, hayvancılık sektörü
ve iklim değişikliği etkileşiminin doğurduğu etkilerin giderek artmasını
istemedikleri için her yıl yapılan çalışmalara finansman sağlamaktadır. Bu
çalışmaların amacı, sektörde sürdürülebilirliği sağlarken, negatif yönlü
bütün etkilerin azaltılmasıdır.
● Kırsal kesimlerde yeni uygulamaların hayata geçirilmesi
maliyetlidir.
Kırsal kesimlerde hayvancılık sektörü ile geçimini sağlayan çiftçilerin
ve hayvan üreticilerinin geleneksel hayvancılık uygulamalarından
vazgeçmeleri zaman alabilmektedir. Bu zaman neticesinde uygulanan bütün
politikaların uzun vadede etkisini gösterebilmesi için, büyük finansman
desteklerinin sağlanması gerekmektedir.
31
7. BÖLÜM
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN HAYVANCILIK SEKTÖRÜNE
ETKİLERİ SONUCUNDA UYGULANAN POLİTİKALAR
VE DESTEKLER
Hayvancılık sektörüne yönelik politikaların temel amacı; uygun biçimde
örgütlenen, yüksek rekabet gücüne sahip olan, sürdürülebilir bir hayvancılık
sektörünün oluşturulmasını sağlamaktır. (Taş, 2010,32).
7.1. Sürdürülebilir Hayvancılık
Sürdürülebilirlik kavramı, bir süreci sürdürme yeteneği olarak
tanımlanmaktadır (Koyuncu, M. ve Nageye, 2020). Bu terim, biyolojik
çeşitliliği ve üretkenliği geleceğe yönelik aktarmanın yollarını sunmaktır.
Türkiye'nin, doğal kaynaklarını koruyan ve sürdürülebilir kalkınma
ilkelerine uygun olarak şekillendirilen tarımsal yatırımlarını tamamlayarak,
hayvancılık sektörüne teknoloji ve bilgi transferini sağlayabilen ve bu
kaynakları etkili bir şekilde kullanabilen bir yapı oluşturması gerekmektedir.
Bu yapı, maliyetleri düşük ancak verimliliği yüksek, sağlıklı ve uygun
fiyatlarla tarımsal üretimi gerçekleştirebilecek şekilde tasarlanmalıdır.
Ayrıca, toplumun genel çıkarlarına hizmet eden bir tarım yapısı
oluşturulması da önemlidir.
Çevreye duyarlı, sürdürülebilir bir hayvancılık sisteminin oluşması
Türkiye için önem kazanmaktadır. Bu kapsam ele alındığında, sürdürülebilir
hayvancılık sektörünün aşağıdaki adımları dikkate almaları gerekmektedir.
● Sürdürülebilirliği artırmak için, doğal kaynakların hayvan yemi
üretiminde daha verimli kullanılmasına yönelik uygulama ve teknolojilerin
yaygınlaştırılması gerekmektedir.
● Üretimin geliştirilmesi ve artırılması için sera gazı emisyon
yoğunluğunun çevresel etkilerinin iyileştirilmesi, hava, su ve toprak
kirliliğinin azaltılması yönünde tedbirler alınmalıdır.
32
● Hava kalitesini iyileştirecek uygulamaların hayata geçirilmesi
gerekmektedir.
● Gübre yönetiminin gıda ve enerji geri dönüşümünü sağlayacak
şekilde düzenlenmesi ve küresel ısınma potansiyeli yüksek gaz salınımının
en aza indirilmesi yönünde çalışmalar yapılmalıdır.
● Verimli otlatma sistemlerinin uygun yerlerde kullanılması yönünde
çalışmalar yapılmalıdır.
● Enerji tasarrufu sağlayan alet/ekipman ve yenilenebilir enerji
kaynaklarının kullanımının teşvik edilmesi gerekmektedir.
● Toprak kalitesi ve verimliliğinin korunması veya iyileştirilmesinin
sağlanması politikalar ile artırılmalıdır.
● Biyoçeşitliliğin korunması veya geliştirilmesi, ekosistem ve kültürel
potansiyele saygı duyulmasının sağlanması yönünde farkındalığı arttırıcı
çalışmalar yapılmalıdır.
● Gıda/yem ithalatının çevresel ve sosyal etkilerini en aza indirmek
için sürdürülebilir kaynak kullanımına ve yeniliğe açık olunması
gerekmektedir.
● Atığı azaltmak, yeniden kullanmak ve geri dönüştürmek için uygun
politikaların uygulanması yönüne yüksek öncelik tanınmalıdır (Koyuncu,
M. ve Nageye, 2020).
7.2. Sosyoekonomik Destekler
Belirtilen amaçlar doğrultusunda, kanuni düzenlemeler yapılmaktadır.
Bu kanuni düzenlemeler ve sosyal destekler şunlardır:
● Hayvan ıslah komisyonlarının kurulması,
● Genel hayvan sayımının yapılması,
● Üretici birliklerinin, şirketlerinin, kooperatifçiliğin özendirilmesi
yönünde sosyal desteklerin sağlanması,
● Damızlık işletme sayısının arttırılmasına yönelik desteklerin
sağlanması,
33
● Pazarlamaya yönelik kolaylıkların arttırılması,
● Suni tohumlamaya yönelik desteklerin artırılması,
● Hayvan hastalıkları ve zararlı olabilecek haşereler ile mücadele
çalışmalarının sürekliliği,
● İthalatın denetlenmesi gibi uygulamalar yürürlüğe konulmuştur
(Bayraç, H. N., & Çemrek, F. 2011).
Hayvancılık politikalarının uygulanması ile gerekli üretim artışının
sağlanması amaçlanmaktadır. Bu üretim artışının sonucunda hayvancılık
sektöründe büyüme gerçekleşmektedir. Hayvancılık sektörüne yönelik
büyümenin gerçekleşmesi için sektöre yönelik bazı ekonomik desteklerin
verilmesi gerekmektedir.
● Hayvan ıslahının, kaliteli yem ve yem bitkilerinin arttırılması,
● Hastalık ve zararlılarla etkili mücadele ve yayım hizmetlerinin
geliştirilmesi,
● İç talebin karşılanması ve ihracata dönük üretim düzeyinin
sağlanması,
● Et ve süte dayalı sanayinin ülke geneline yayılması (Bayraç, H. N.,
& Çemrek, F. 2011).
Ayrıca Avrupa Birliği kapsamında ekonomik yönden hayvancılık
sürdürülebilirliği sağlamak amacıyla kriterlerde ortaya konulmuştur (EU,
2012):
● Ürünlerin pazara sunulmasında sosyal ve ekolojik hedeflere uygun,
ekonomik gıda üretimini sağlamak.
● İşletmelerin gıda zincirinden adil gelir elde etmelerini sağlayacak
koşulların oluşturulmasını sağlamak.
● Hayvancılık işletmelerinde sürdürülebilirliğin iyileştirilmesine
yönelik yatırım yapma isteklerini olumlu yönde teşvik etmek.
● Yetiştiricilerin hammadde girdileri ve ürün satış fiyatları arasındaki
değişikliklerle başa çıkmalarına yardımcı olacak yenilikçi yaklaşımları
benimsemek gerekmektedir.
34
8.BÖLÜM
SONUÇ
İklim değişikliği, hayvancılık sektörü ile etkileşim halindedir. İklim
değişikliğinin yarattığı etki, hayvancılık sektörünü; hayvancılık sektörünün
yarattığı etkiler, iklim değişikliğine sebebiyet vermektedir.
Hayvancılık sektörü, iklim değişikliğinden kaynaklanan tehditlere karşı
tedbirli olmalıdır. Çünkü sosyoekonomik etkileri hem toplumu, hem
devletleri hem de dünyayı etkileyebilmektedir. Sürdürülebilir hayvancılığın
benimsenmesi ve gelecek nesiller için dikkate alınması gerekmektedir.
Sürdürülebilir hayvancılık için, kaliteli yemler kullanılması ve strese
dayanıklı hayvan ırklarının geliştirilmesi önemlidir. Ayrıca, etkin gübre
yönetimi ve mera iyileştirme uygulamaları, hayvansal üretimin
sürdürülebilirliğini artırmaktadır.
Hayvancılık sektörünün olumsuz etkilenmesi, ekonomik ve sosyal
olarak geniş kapsamlı sonuçlar doğurmaktadır. Bu etkiler, özellikle dar
gelirli kesimler, hayvansal gıda üreticileri ve gelişmekte olan ülkeler için
ciddi zorluklar yaratmaktadır. Bu kesimler için hayvansal gıdalar, protein ve
diğer önemli besin kaynaklarını kolayca elde edebilecekleri gıdalardır.
Fakat, hayvansal gıda üretiminin düşmesi, bu kesimlerin beslenme kalitesini
düşürebilir ve sağlık sorunlarına yol açabilir. Ayrıca, yetersiz beslenme,
çocuklarda büyüme ve gelişme sorunlarına, bağışıklık sisteminin
zayıflamasına ve gelecek nesillerin sağlık durumlarının kötüleşmesine yol
açabilir. Bu durum devletler tarafından karşılanan, sağlık maliyetlerini
artırıcı bir etkiye sahiptir.
Bir diğer durum, hayvancılık sektörü, kırsal kesimlerde yaşayan küçük
üretici için temel gelir kaynağıdır. Bu sektördeki olumsuzluklar, üreticilerin
gelirini düşürebilir ve onların ekonomik refahını tehdit etmektedir.. Gelir
kaybı, üreticilerin geçimlerini sağlamak hususunda sorunlar yaratmaktadır.
35
Ayrıca bu durum, hayvancılık sektörüne bağlı diğer sektörler için de
olumsuz bir çarpan etkisi yaratmaktadır. Örneğin, yem üreticileri, veteriner
hizmetleri ve tarım ekipmanları sağlayıcıları, sağlık hizmeti sunanlar
hayvancılık sektöründeki daralmadan etkilenecektir. Diğer bir etki, ülkeler
düzeyinde hayvancılık sektörünün zarar görmesi, ekonomik büyümeyi ve
gıda güvenliğini olumsuz etkilemektedir.
Hayvancılık, birçok ülkede önemli bir ekonomik sektör olmanın yanı
sıra bir istihdam kaynağıdır. Sektörün küçülmesi, istihdam kaybına, vergi
gelirlerinde düşüşe ve ekonomik büyüme hızının azalmasına neden
olmaktadır. Ayrıca, ülkeler, hayvansal ürün ithalatına daha fazla bağımlı
hale gelebilir, bu da döviz rezervlerini olumsuz etkileyebilir ve ticaret
dengesini bozabilir. Son olarak, hayvancılık sektörünün zayıflaması, gıda
güvenliği ve gıda egemenliği konularında da riskler yaratmaktadır. Yerel
üretimin azalması, ülkeleri dışa bağımlı hale getirerek küresel pazarlardaki
dalgalanmalara daha açık hale getirir. Bu durum, gıda fiyatlarının artmasına
ve toplumun geniş kesimleri için gıdaya erişimin zorlaşmasına neden
olabilir.
Dolayısıyla, hayvancılık sektörünün sürdürülebilirliği ve iklim
değişikliğine uyum, sadece üreticiler için değil, toplumun geneli ve ülke
ekonomisi için kritik öneme sahiptir. Olumsuz etkileri azaltmak için sektöre
yönelik kapsamlı ve çok yönlü politikalar geliştirilmesi gerekmektedir.
Hayvancılık sektörünün de iklim değişikliği üzerinde birçok negatif
etkisi bulunmaktadır. Bu konuda, yukarıda verilen tablolardaki metan gazı
emisyonlarının hayvansal üretimdeki oranları gösterilmiştir.
Metan, karbondioksite kıyasla daha kısa ömürlü bir gaz olmasına
rağmen, sera etkisi çok daha yüksek bir gazdır. Bu sebeple, metanın
atmosferdeki ısı tutma kapasitesi karbondioksite göre çok daha fazladır. Bu
nedenle, hayvancılık sektörünün iklim değişikliği üzerindeki etkisi, özellikle
metan emisyonlarından kaynaklanan ısı artışları nedeniyle ciddi boyutlara
ulaşır. Tablolarda büyükbaş, küçükbaş hayvanlar için emisyon yoğunlukları
ele alınmıştır.
36
Ülkeler, iklim değişikliğiyle mücadele çabalarının bir parçası olarak
hayvancılık kaynaklı metan emisyonlarını azaltıcı stratejiler geliştirmelidir.
Özellikle gelişmekte olan ülkeler, küçükbaş hayvancılık stratejilerini
geliştirmeli ve devlet teşviklerini artırmalıdır.
Büyükbaş ve küçükbaş hayvancılık sektörünün yaygınlaşması için
kapsamlı çalışmalar yapılması, bu sektörlerin sürdürülebilirliği ve uzun
vadeli başarısı için kritik öneme sahiptir. Hayvancılık sektöründeki
istihdamın yaş ortalaması genellikle yüksek olup, genç nüfusun bu sektöre
katılımının sınırlı kaldığı görülmektedir. Bu durum, sektörün uzun vadede
devamlılığını tehlikeye atmaktadır.
Hayvancılık sektörünün sürdürülebilirliği için çiftçilerin üzerindeki
maliyet yükünü azaltmak ve onların rekabet edilebilirliğini artırmak
gerekmektedir. Devletler, maliyetleri düşürücü politikalar ve teşviklerle
çiftçilere destek olmalıdır. Bu teşvikler, özellikle küçük çiftlik sahiplerini ve
genç girişimcileri hayvancılık sektörüne çekmek için cazip hale
getirilmelidir.
İklim değişikliği ile hayvancılık arasındaki ilişki iyi anlaşılmalı ve
müdahale edici ve destekleyici politikalar geliştirilmelidir. Hayvancılık
sektörünün iklim değişikliğinden kaynaklanan tehditleriyle başa çıkabilmesi
için çiftçilere eğitim ve teknik destek sağlanmalıdır. Aynı zamanda,
hayvancılığın iklim değişikliği üzerindeki negatif etkilerini azaltmak için
sürdürülebilir tarım ve hayvancılık uygulamaları teşvik edilmelidir.
Gelişmiş ülkeler ile ortaklıklar kurmak, gelişmekte olan ülkeler için
faydalı bir strateji olmaktadır. Bu ortaklıklar, hayvancılık sektöründeki yeni
teknolojilerin, modern uygulamaların ve bilgi birikiminin gelişmekte olan
ülkelere aktarılmasına yardımcı olmaktadır. Ayrıca, gelişmiş ülkelerle
yapılacak işbirlikleri, hayvancılık sektörünün uluslararası pazarlara
açılmasını kolaylaştırarak ekonomik büyümeyi teşvik edebilir.

37
9.BÖLÜM
KAYNAKÇA
Bayraç, H. N., & Çemrek, F. (2011). AB uyum sürecinde Türkiye’de
hayvancılık sektörünün yapısal analizi ve geliştirmeye yönelik
politikalar. Ekonomik Yaklaşım Kongreler Dizisi, 7, 1-20.
Sarıözkan, S., & Küçükoflaz, M. (2020). İklim mi Hayvancılığı Yoksa
Hayvancılık mı İklimi Etkiliyor?. Erciyes Üniversitesi Veteriner
Fakültesi Dergisi, 17(3), 255-259.
Koyuncu, M. (2017). Küresel iklim değişikliği ve hayvancılık. Selcuk
Journal of Agriculture and Food Sciences, 31(2), 98-106.
Bayraç, N. H., & Doğan, E. (2016). Türkiye'de iklim değişikliğinin tarım
sektörü üzerine etkileri.
Dilben, F. M. Avrupa Birliğinde tarım politikaları ve Türkiye tarım
politikalarına etkileri (Master's thesis, Sosyal Bilimler Enstitüsü).
Koçak, A. (2012). Farmer support regime and political economy of
agricultural reform: Transformation of Turkish agricultural policy in
the post-2000 era (Master's thesis, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi
Enstitüsü).
Koyuncu, M., & Akgün, H. (2018). Çiftlik hayvanları ve küresel iklim
değişikliği arasındaki etkileşim. Uludağ Üniversitesi Ziraat
Fakültesi Dergisi, 32(1), 151-164.
Kızılaslan, N. Hayvancılık Eğitimlerinin Kırsal Kadınların Tutum ve
Davranışlarına Etkisi (Tokat İli Merkez İlçe Araştırması).
Gaziosmanpaşa Bilimsel Araştırma Dergisi, 12(2), 138-148.
Polat, M. (2017). Hayvancılık sektörünün TRA2 Bölgesinin ekonomik
kalkınması üzerine etkileri. International Journal of Social Sciences
and Education Research, 3(2), 2149-5939.
38
Koç, G., Uzmay, A., & Çukur, F. İklim Değişikliği ve Hayvancılık Sektörü
İlişkisinin Dünya’da ve Türkiye’de Tarım Ekonomisi Açısından
Değerlendirilmesi.
Deniz, M., & Özlen, H. İ. Ç. (2022). İklim değişikliği ve tarımın değişen
yüzü: artan riskler, tarımdaki daralmalar ve orman yangınları sonrası
politika önerileri. Biga İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi,
3(1), 12-22.
Gür, H. (2016). İklim değişikliği nedir, biyolojik sistemleri nasıl etkiler?.
Bilim ve Gelecek, 78-83.
Yergin, H., & Günsan, N. İklim Değişikliğinin Makro ve Mikro Düzeyde
Ekonomik Etkileri.
Koyuncu, M., & Nageye, F. (2020). İklim değişikliğinin sürdürülebilir
hayvancılığa etkileri. Hayvansal Üretim, 61(2), 157-167.
Hayaloğlu, P. (2018). İklim Değişikliğinin Tarım Sektörü ve Ekonomik
Büyüme Üzerindeki Etkileri. Gümüşhane Üniversitesi Sosyal
Bilimler Dergisi, 9(25), 51-62.
Türkeş, M. (2008). Küresel iklim değişikliği nedir? Temel kavramlar,
nedenleri, gözlenen ve öngörülen değişiklikler. İklim Değişikliği ve
Çevre, 1(1), 26-37.
Karaman, S., & Gökalp, Z. (2010). Küresel Isınma ve İklim Değişikliğinin
Su Kaynakları Üzerine Etkileri. Tarım Bilimleri Araştırma Dergisi,
(1), 59-66.
Şanlı, F. B., Bayrakdar, S., & İncekara, B. (2017). Küresel iklim
değişikliğinin etkileri ve bu etkileri önlemeye yönelik uluslararası
girişimler. Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler
Fakültesi Dergisi, 22(1), 201-212.
Başoğlu, A. (2014). Küresel iklim değişikliğinin ekonomik etkileri. Sosyal
bilimler dergisi, 7, 175-196.
Türkyılmaz, M. K. (2010). Türkiye Et üretiminin mevcut durumu, sorunları
ve çözüm önerileri. Kocatepe Veterinary Journal, 3(2), 83-90.
39
Ergün, O. F., & Bayram, B. (2021). Türkiye'de hayvancılık sektöründe
yaşanan değişimler. Bahri Dağdaş Hayvancılık Araştırma Dergisi,
10(2), 158-175.
Terin, M., Bilgiç, A., & Güler, İ. O. (2017). Türkiye’de Hanelerin Tavuk Eti
Tüketim Harcamalarına Etki Eden Faktörlerin İkili Bağımlı
Heckman Örneklem Seçicilik Modeli ile Analizi, 4. Uluslararası
Beyaz Et Kongresi, 26-30.
Vaarst, M., Winckler, C., Roderick, S., Smolders, G., Ivemeyer, S.,
Brinkmann, J., ... & Huber, J. (2011). Animal health and welfare
planning in organic dairy cattle farms.
Scholten, M. T., De Boer, I. J. M., Gremmen, B., & Lokhorst, C. (2013).
Livestock farming with care: towards sustainable production of
animal-source food. NJAS: Wageningen Journal of Life Sciences,
66(1), 3-5.
Van Zanten, H. H. E., Meerburg, B. G., Bikker, P., Herrero, M., & De Boer,
I. J. M. (2016). Opinion paper: The role of livestock in a sustainable
diet: a land-use perspective. Animal, 10(4), 547-549.
Nelson, G. C., Rosegrant, M. W., Koo, J., Robertson, R., Sulser, T., Zhu, T.,
... & Lee, D. (2009). Climate change: Impact on agriculture and
costs of adaptation (Vol. 21). Intl Food Policy Res Inst.
Grossi, G., Goglio, P., Vitali, A., & Williams, A. G. (2019). Livestock and
climate change: impact of livestock on climate and mitigation
strategies. Animal Frontiers, 9(1), 69-76.
Feleke, F. B., Berhe, M., Gebru, G., & Hoag, D. (2016). Determinants of
adaptation choices to climate change by sheep and goat farmers in
Northern Ethiopia: the case of Southern and Central Tigray, Ethiopia.
SpringerPlus, 5, 1-15.
Food and Agriculture Organization of The United Nations,
https://www.fao.org/faostat/en/#data, Erişim tarihi: 20.03.2024.
40
Hayvancılık İstatistikleri. Türkiye İstatistik Kurumu, Ankara,
https://www.tuik.gov.tr/, Erişim tarihi: 20.03.2024.
On birinci kalkınma planı 2019-2023. T.C. Resmi Gazete, Tarih: 23
Temmuz 2019, Sayı:30840, Mükerrer, Ankara.
https://www.resmigazete.gov.tr, Erişim tarihi: 22.03.2024.
Udel, D. (n.d.). Study uncovers the influence of the livestock industry on
climate policy through university partnerships. University of Miami,
https://phys.org/news/2024-02-uncovers-livestock-industry-climatepolicy.
html, Erişim Tarihi: 23.03.2024.
World Bank. (n.d.). Moving towards sustainability: The livestock sector and
the World Bank.
https://www.worldbank.org/en/topic/agriculture/brief/moving-toward
s-sustainability-the-livestock-sector-and-the-world-bank, Erişim
Tarihi:01.04.2024.
DAKA Küçükbaş Hayvancılık Raporu
https://www.daka.org.tr/panel/files/files/yayinlar/Kucukbas%20Hayv
ancilik%20Raporu.pdf, Erişim Tarihi: 02.04.2024.
Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM). Hayvancılık Sektörü Raporu,
Tarih: 2022.
https://www.tigem.gov.tr/Folder/CarouselDosyasi/d5364eb6-320e-4b
c8-86b5-e3bc5a861e7d.pdf, Erişim Tarihi: 02.04.2024.
41

BİRLİK BAŞKANI Ali DERMENCİ

Ali DERMENCİ
Üye Hesap Ekstreleri
Tarımsal Yayım ve Danışmanlık Hizmetleri
DÜŞÜK KÜPE TAKİP
KÜPE SORGU
Basında Birliğimiz
YEM KARMA-YEM EZME
Soru Cevap